6 Temmuz 2013

0 Adalet Ne Ayol

Oldum olası nefret etmişimdir çocukların velayet davalarına danışmanlık yapmaktan, hele ki böyle çetrefillileri mesleği bıraktırır. Dosyayı görseniz siz de aynı tepkiyi verirsiniz, on iki yaşındaki reklam ve dizi yıldızı velede kim daha iyi bakabilir, otuz sekiz yaşında İlayda mı yoksa otuz iki yaşında Gonca mı yoksa Goncaya sperm bağışı yapan otuz altı yaşındaki Alican mı? Maddi gelir olarak bakarsak doktor olan İlayda’nın veledimizin bakımını üstlenmesi daha mantıklı görülebilir fakat zaten bu çocuk haftada İlayda’nın kazandığının beş katını kazanıyor. Goncaya bakarsak dokuz ay karnında taşımış, bedenin bir uzantısı gibi sahiplenmiş İlayda’dan farklı bir duygusal bağlantı taşıması garanti. Alican’ın ise olaya nereden dahil olduğunu anlayabilmiş değilim, Goncayla İlayda çiftimizin beraberken çocuğu sahiplenme hakkını verdiğini ama ayrılmaları durumunda çocuğun geleceğinden şüphe ettiği için kendi yanında ve gözetiminde büyümesinin çocuk için daha yararlı olacağı görüşünde. Hadi ya bizde kerizdik çocuğun kazancı için istiyorum yoksa umursamam bana ne demiyor da lafı eveleyip, geveliyor. İlayda mı yoksa Gonca mı? 

Hakime Ayça’nın bana attığı büyük bir kazık bu dava, olayda kilitleneceğimi biliyordu. Ayça’yı on yıldır tanırım, cinsiyet değiştirmeden çok önce yani, trans hakimler bu tür velayet davalarında daha adil karar verebiliyorlar sanırım. Her iki bakış açısını daha rahat okuyabiliyorlar, işin içinden çıkamamış olmalı ki beni delirtmek istedi. Ayçanın babası da hakimdi, şu eski dönem hakimlerden giydiği siyah cübbesiyle oturduğu kürsüden kimi zaman babacan kimi zaman azarlar modda davalara bakıldığı dönemlerden. Aradan geçen onca senede kürsü ortadan kalkmıştı ama bu cübbeler hala hakimlerin üstlerindeler, en azından renklerini kendilerini seçebiliyorlar. Ayça’nın cübbesi mi, tahmin edebileceğiniz gibi rengarenk. 

Of Ayça ne biçim dosya bu ya, sadece daha iyi kazanıyor diye İlayda’ya velayete verilmesini önersem Goncaya haksızlık olur, o kadar zaman karnında taşımasının yanı sıra kendisi ressam. Çocuğa çok özel bir bakış açısı kazandırabilir ve bunun maddi bir ölçütü yoktur, belki de birkaç sene eserleri milyon dolarlar eder ve velede çok daha iyi bir gelecek kurabilir. Gonca’nın geçmişte yaşadığı küçük bir soruşturma var, özgür olarak sokakta yaşayan bir köpeğe tekme atmış. Soruşturmayı yürüten ise Savcı Nalan, ne savcıdır bilseniz kılı kırk yaran en küçük ayrıntıyı kaçırmamak için bir dosyayı elli defa inceleyen cinsten. Gözünün yaşına bakmaz ve türbanlı diye dine sığınıp hoş görünmeye çalışırsanız daha da üstünüze gider. Hele ki savcının Nalan hakimin Ayça olduğu bir davaya düştünüz mü başınızı öne eğip tüm olayları olabildiğince çıplak anlatmanız gerekir çünkü birinden kaçan diğerine yakalanır. Bir zamanlar kamuya alınmıyormuş translar ve başörtülüler, büyük mücadeleler, direnişler sonucunda tüm kapılar açılmış. Sanırım Ayça da Nalan da kendilerine o kapıları açanların yüzünü kızartmak istemiyorlar ve geçmişin o acısıyla, dışlanmışlığıyla, adaletsizliğiyle adalet terazisini daha da dengede tutmak istiyorlar. 

Alican ise daha spermini bağışlamadan önce İlayda ve Gonca çiftiyle anlaşma imzalamış, çocuk babasının Alican olduğunu bilecek ve Alican ile ilişki ve iletişim kurmasına ne Gonca ne de İlayda’nın engel olabilme hakkı var. Daha çocuk dünyaya gelmeden önce bir erkek neden böyle bir anlaşma ister ki, Alican düşündüğümün aksine her duruma karşı hazırlıklı olmak için ipleri sağlam kazığa bağlamak isteyen, planlı bir tip sanırım, anlaşma yapması bu özelliğini ortaya çıkartıyor. Ayrıca çocukla görüşmek ve babası olduğunu bilmesi talebi de Alican’ın duygusal tarafını ortaya çıkartıyor. Peki, neden söze güvenmemiş ve karşılıklı imzalanmış anlaşma istemiş olabilir ki. Her ikisine mi güvenmemiş yoksa çiftimizden sadece bir kişiye mi, bu sorunun cevabını sanırım onların nasıl tanıştıkları hikayesinde saklı. Biraz eşeleyebilirsem ve Alican’la konuşabilirsem cevabını bulabilirim fakat of Hakime Ayça neden bana daha önceden vermedin ki bu dosyayı üzerinde daha fazla çalışabilirdim. 

Düşünmeye en başından başlayayım iki insan neden çift olmak ister ki, çift olunduğunu devlete onaylatır ki. Önceden sağlık sigortası, emeklilikten yararlanma hakkı gibi ekonomik nedenleri vardı fakat bunlar eski dünyanın gerçekleriydi günümüzde ise her insan doğuştan askeri dayanışma gelirine ve doğuştan kamu hizmetlerinden karşılıksız yararlanma hakkına sahip. Günümüzde çiftler genellikle başlarına bir şey geldiğinde, karar alamayacakları durumlarda adlarına karar alma hakkının kimde olduğunu belirlemek için çift olma talebiyle başvuruyorlar. Çift olmak sorumluluk almaktan ziyade sorumluluk vermekle ilgili ki ben hala sorumluluğumu verebilecek kadar güvenebileceğim bir insanla tanışmadım. Miras konusu da çift olma kararında doğrudan etkili, bir bakalım Gonca’nın ve İlayda’nın ebeveynlerinin maddi durumlarına; İlayda tarafında fazla bir şey yokken ilginç biçimde Gonca’nın yuh be dedirtecek cinsten fakat iki yıl önce ebeveynleri Goncayı miraslarından uzaklaştırmışlar. Acaba İlayda Gonca’nın mirası için mi Goncayla beraber olmaya başladı ve Gonca’nın ebeveynleri Goncayı reddedince İlayda Goncayla yollarını ayırmak istedi. Bu düşüncemi biri duysa amma da geri kafalısın olur mu öyle şey derdi; fakat insanlık tarihinde uzun süre eş seçiminde birincil faktör maddi ve statüsel durum olunca bu arkaik saplantıyı bu tip olaylarda aklımızın bir köşesinde tutmamız gerekiyor. 

Düşünceler arasında dolaşırken lensimde beliren Hakime Ayça’dan gelen “Tavsiyen ne bakayım söyle” iletisi daha çabuk karar vermem gerektiğine dair hafiften uyarı niteliğindeydi. Ne diyebilirdim ki; 

“Tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında ilk başta İlayda çocuğun geleceğine daha iyi katkı yapabileceğine dair olumlu izlenim yaratırken taraf çiftimiz İlayda ve Gonca’nın çift olma halinin ortadan kalkması kararında Gonca’nın ebeveynleri tarafından mirastan men edilmesinin bu karar üzerinde etkisi olup olmadığı araştırılmalı ve eğer bu karar üzerinde etkisi varsa İlayda bir çocuğun bakımında yeterli olmayabilir. Gonca’nın geçmişindeki sokakta bir hayvanı tekmelemesi soruşturması, dava konusu olan çocuğun velayetini üstlenmesi konusunda şüpheler doğurmaktadır. Çocuğa kiminle yaşamak istediği sorulduğunda eğer babası yönünde istek belirtirse velayet Alican’a verilebilir”. 

Evirip çevirip topu Ayça’ya ve velede atmanın bir yolunu bulmuştum, ne de olsa sosyologların işi buydu evirip çevirip topu başkasına atmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye