10 Eylül 2012

0 Ters Polarizasyon

“Gitarla beraber gözlüklüyü götüme soksalar bu kadar acı çekmezdim amk”.! Bu yorumlardan biri. Ben bu yorumun bu yazının başlığı olmasını çok istedim aslında ama yazımızın anlaşılmaya çalışılacak temel kavramı “ters polarizasyon”. Yazının tüm ruhunu içeriyordu maalesef. Ama yine de “Gitarla beraber gözlüklüyü götüme soksalar bu kadar acı çekmezdim amk.!” başlıklı başka bir yazı yazmayı düşünebilirim. 

İsterseniz önce konuyu kısaca özetleyelim. Mevzu bahis “Sıla "Seni Görmeseydim" Joy Türk Akustik Performansı” konulu bir video klip. Klip son dönemlerde aşırı popüler olmuş “akustik performans” havasında. Video, çıplak sesle canlı perfromans sergileyen Sıla ve ona eşlik eden akustik gitaristin aşırı modern-arabesk parçalarından oluşuyor... 

Neyse ki konu video değil. Asıl konumuz bu videonun altına yorum yapan milletimin aziz vatandaşları. Yorumların hemen hemen hepsinde ayrı bir zeka, önemli incelikler, muhteşem yaratıcılık örnekleri görebilirsiniz. Dolayısıyla yeteri kadar kafanız güzel değilse bu güzel yorumların eriştiği mertebeye yakın sayılamazsınız. Ama yine de bir ihtimal siz bu yorumları ayık okuyor da gülüyorsanız... İşte! Sizi esaret altında tutan zincirlerinizden kurtulup özgür olmanın keyfini yaşıyorsunuz demektir! Keyfini çıkarın ve önemli bir akıl devriminin eşiğinde olan Türk Milleti'nin bir ferdi olmaktan istediğinizi duyun. Sonuçta uzun süre Ne Mutluyduk!“... şimdi başka duyumsamalarımıza da kulak verme zamanı (başka duyumsamalara kulak verdiğimizde her halükarda “işitme duyusuna da kulak veriyoruz” ve paradoksu salık veriyoruz). 

Yorumları yapanların bulundukları ruh hali ve bu halin meydana geldiği mekanın ne gibi mucizevi koşullardan oluşageldiğini bilmek güzel olabilirdi ama yine de empati-leri-mizi kullanmakta sıkıntı çekmemekte fayda var diyerek “ters polarizasyon” kavramı hakkında detaylı analizimize girmek istiyorum. Fakat hemen öncesinde bu kavramın önemini iyice kavramak adına başka bir kelimenin geçmişine göz atmakta fayda var. 

İngilizce'de “Dude” kavramı bugün birçok gençlik grubunca kullanılan, birbirlerini ifade etmekte sakınca görmedikleri, modern anlamıyla Amerika'da zenci alt kültürlerinin kullana geldiği bir kelime. Şimdiki anlamıyla Türkçe'de “dostum”, “hacım”, “hocam” anlamına gelebilir. Fakat bu kelimenin modern olmayan tarihi tıpkı “ters polarizasyon” kavramı gibi öngörülemez anlamlar içeriyor. Hikaye şu: 1883 yılında Jonathan Periam tarafından yazılmış olan “The Home and Farm Manual” (Ev ve Çiftlik Rehberi çn.) adlı kitapta “dude” adab bilmez, burnu büyük fakat gösterişli, şehirden gelen insanları, çoğunlukla da erkekleri tanımlayan bir kelime olarak kullanılmış. Ev ve çiftlik konulu üstelik rehber niteliğindeki bir kitapta neden 'adab bilmez, burnu büyük fakat gösterişli şehir erkeği'nden bahsedildiği konusu da çok ayrı bir araştırma konusu. Fakat yine de bu konunun bazı bölümleri bizim “ters polarizasyon” kavramımızla yakından bağlantılı. 

Hikayeye geri dönersek; “Dude” kelimesini bu profildekiler için kullanılmaya başlaması demek şehirden köye giden her insanın “dude” olduğu anlamına gelebilir. Lakin bu dönemlerde bu kelime pek yaygın olmadığı için kullanımı da sınırlı kalmış bir süre. Fakat geçen 20 senenin ardından 1900'lü yılların başlarında patlamalı büyüyen Newyork'un bir gazetesinde köy yaşamı başlıklı bir haber-araştırma çıkıyor. Araştırmanın bir numaralı kelimesi “dude”. Çok geçmeden Newyork şehri popüler kültür ürünü haline gelen “dude”u adab bilenden bilmeyene, köyden gelenden, uzaydan istilaya gelenlere kadar herkes için kullanmaya başlıyor. Hatta son geldiğimiz nokta hakkında ufak bir fikir edinmek istiyorsanız her karakterine “dude” denilen hatta “South Park Dude” olgusunu yaratan Southpark dizisinin bir videosunu izleyelebilirsiniz. 

Sonuç olarak “ters polarizasyon” kavramının içinde doğduğu sosyal platform da 20. yüzyılın başlarında gazete ve fiskos aracılığıyla yayılmış “dude” kelimesiyle benzer doğuş izleri taşıyor. Hem kelimenin hem kavramın temsil ettiği topluluk tam bir baş aşağı durumu. Her iki durumda da profil köyden-şehire, şehirden-köye hareketliliğin ürünleri. 

Evet yeteri kadar “ters polarizasyon” kavramına dikkati çekebildiysek video-yorum ilişkisinin milletimin ne tür cevherlerini ortaya çıkarttığına bakalım. Kavramın doğuşuna tanıklık eden video altı yorumu şu: Önce bir arkadaşımız youtube a yüklenen bu videodan bağımsız olarak merakını gidermek üzere de olsa gelişi güzel bir yer olarak Sıla’nın bu videosunun altında soruyor: 

“Nasıl türksünüz lan hiç küfreden olmamış amk vol2” 

Cevap kavramı da birlikte getiriyor: “Bu müzik hepsini sikti, küfür edecek halleri kalmadı, sevdiğim kızın da adı Sıla olduğu için [video ile bu durumdan kaynaklı yakın ilişki kurulmuş hatta bir de empati kurulmuş] bende ters polarizasyon yaptı, kendime geldim, küfür edebiliyorum amk” 

Evet sonuç olarak küfür edilebiliyorsa hayata geri dönülmüş demektir. Bu yoruma cevaben başka bir erkek arkadaştan şöyle bir yorum geliyor: “Sen çok yaşa arkadaşım :)) [gülme işareti yorumda var yn.] Allah'ım seni gönlünün muradına bağışlasın, çok güldürdün sabah sabah. bu kadın; "içimde bir sıkıntı var, akşam çöktü ondandır...." dedi mi dalıp, dolup gidiyor gözlerim Mustafa abinin (Sandal) gidenlerine, sahip olup, tutulamayanlara....Seni görmeseydim yoklar mıydı bilmem bu hasret ağrısı?..” diyor mucizevi bir yerden. Kelimelerdeki akışı anlıyoruz sadece ve Mustafa Sandal'dan “Geri dön ve tekrar tuşuma bas!” parçasıyla anlam bakımından eşit uzaklıkta bir ilişki kuruyor. Aslında hadi itiraf edelim ilgili yoruma yönelik bir mana çıkartamıyoruz bu cevaptan. Ama “ters polarizasyon” a uğramış arkadaşımız bir anlam çıkartıyordur eminim. 

Fakat diğer yandan başka bir video altı yorumcumuz “ters polarizasyon” kavramındaki çelişkilere dikkati çekiyor: “Polar zaten zıt demektir 'ters zıt yaptı' diyerek türklüğe birkez daha atıfta bulunarak savunduğun tezi çürüttün laf oyununa gerek yok vesselam” diyor ve kavramımıza son şeklini veriyor Alamancı bir arkadaşımız. Diğer video altı yorumcu arkadaşımızsa konuyu kapatıyor. Alamancı kardeşimiz de almanyadan selamlar gönderiyor. “Ters Polarizasyon” kavramımız da bu şekilde dünyaya geliyor. 

Yine ilgili videonun altındaki yorumlardan “ters polarizasyon” a uğramış çeşitli vatandaş örnekleri görelim: “Sik bizi Sıla!” “Anamı siktin amk...seviyoruuum la seviyom ben seviyom walla billa, lan burcu”. Burcu bu samimiyet karşısında bence Romeo'suna inanmış ve geri dönmüştür.

“Of Uleenn... Dünyada Tek Bu Kadınya. Yemin Ediyorum Daha İyisi Yoktur.. "3" Öl. Bit. Geber. Lan Ben Bu Kadın İçin Herşeyi Yaparım. O derecee :)” “3” en az üç 'marka'sını hak ediyor Sıla. Nedir onlar Öl, bit geber!

“O son bakış beni benden aldı amk :D”

Ve tabi “ters polarizasyon” un yoğun etkisine maruz kalmış değerli bir arkdaşımız yapılan yorumlara aşağıdaki gibi tepki gösteriyor: “Hay sizin yorumlarrınıza emi :))))) gülmekten efkarlanamadım ya :D şimdi bu şarkıyı her dinlediğimde gülücem :D:D” [Açıkçası böyle bir parça da olsa ben de gülücem sanırım yn.]

Ama ters polarizasyonun temel bakış açısını ifade eden şu yorum tamamiyle kavramın billur halidir: “Ahhbe öküz kız....” Sizce de gurur dolu bir yorum değil mi? Tıpkı: Ah be kız, ah be öküz kız, sen oralarda o videolara çıktın ama olmadı. Ben burda senin için en uygun kişiyken sen gittin neler yapıyorsun. Bensiz, benden uzak..!

Zurnanın zırt dediği yerden seslenmek gerekirse, “dude” un en eski bilinen kullanımından örnek vermek iyi olabilir: “Şimdilerde 'muhallebi çocuğu-acemi' ile Batıdaki eşdeğeri, insanoğlunun zaman içinde gelişmiş ve suiistimal edilmiş ilginç bir türü olan tüm içtenliğiyle kendinden menkul “dude” u arasında bir benzerlik kurmak zordur. Montana Kovboyları bile ikincisinin ne anlama geldiğinin farkında. Tabi ki böyle bir prototipin ilk görüldüğü zamanlar onların bir elin parmakları kadar olduğu zamanlardı. Fakat inanıyorum ki onları beyaz kuşak takarken ve sanki daha yeni traş olmuş ve yüzünü yıkamış şekilde dolaşırken görebileceğinizi söylemek en doğrusu ve uygunu olacaktır.” (“Random Notes and Observations of a Trip Through the Great Northwest”, “The Medical Record”, Oct. 20, 1883)

Tüm içtenliğiyle kendinden menkul “dude”ların ters polarizasyona uğramış halleriyle sosyal medyada gururla kendilerini ifade etmesi artık bir “olgu”. “Öküz kız”ına yalvaran yorumcumuzun kullandığı isimi de burda belirtmekte fayda var: “oksijenli suyum”. Yıllardır oksijensiz solunum yapan gençlerin bu oksijeni eser miktarda nereden aldıklarını merak ediyorduk. Demek oksijenli su varmış.

Nedir oksijenli su: “Gereksiz gurur. Yaşamda herhangi bir alışkanlığınızdan kolayca edinebileceğiniz... yani, bayinizden istemeyi unutmayın. Kendinden menkul kişilik olmanın en kolay yolu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye