14 Haziran 2009

1 Paralaks

Teorik olarak paralaks iki farklı noktadan gözlenen cismin değişen konumunu ifade eder. Bariz bi değişkendir aslında. Yukarıdaki kendiliğinden resim de aynı meziyetlere hasıl olmuş “şaşı bak şaşır” temaşasıdır.

Günlerden sıcak bir gün sürreal helüyalara gark olmuş iki kafe esiri gencin mevzubahis mekanda zikrettikleri zihin temaşası böyle bir şekle vakıf olmuştur. Konu görsel şiir, hikaye şuursuz anlar, yöntem metaforik cıvıtmalar. Yukarıda gördüğünüz resim böyle bir minvalde iki kişinin (biri konuşurken, öbürü resmederken) bünyeye hasıl ettiği bir tabiri caizse zortlatmadır. Resmin bilfiil analizini yapmak şu dakikadan sonra zorunlu hale gelmiştir ki, zaten paralakstan kasıt iki kişilik bu eserin kişilerden birinin bakış açısıyla değişken ve cıvık konumunu tespit etmektir. Analiz daha çok bu iki kişinin hangi rüyalarda olduğuna ilişkin önermelerde bulunacaktır.

Görünen o ki bu insanların kafası “zaman”la baya bir meşguldür. Aynı zamanda buna benzer resimlerin nette çokca olması bu insanların internet kurdu olma havlesine geldiğini de kanıtlar. Bu adam sürreal bir adamdır. Zaten üzerinde de yazmakta olduğu gibi “supermen” kırması “sürrealman” telaşındadır. Fakat etiketten de anlaşılacağı üzere satılığa çıkmış bir gerçek üstü kahramanla karşıkarşıyayız. Belki bunu çizen insanlar piyasaya gönülden bağlı olmayan umut canavarlarıdır ki böylece “ne yardan ne de serden geçirtirler” gerçeğini kabul etmişlerdir.

Kahramanımızın bünyede yer yer bulunan çızıkları ise damar veya bilimum sinir sayısını ifade etmektedir. İlk akla gelen “zıçan adam” olsa da “zıçmış adam” resmini tahayyül etmek daha gerçekçi bir gerçeküstülük olacaktır. Netekim bu iki insanın yaşam çizgileri avuçlarından çok belli olmayınca tarot falının gölgesinde bir zar atmadır alır başını gider. Geleceği belirsiz, sinir kat sayısı yüksek, karekök içinde yarıya bölünmeyi bekleyen tek şey umut hedehödösüdür. Netekim resmin matematiksel analizi şöledir: Öte yandan kahramanımızdaki zaman mefhumu, yaratıcılarının da etkisiyle öğlen vaktinden eksik kalmıştır. Üç, altı, dokuz olmasına rağmen on iki yoktur. Zamanı sonlandırmak istenmemektedir içten içe ve aynı zamanda. Gerçek üstü kahramanımızın bir de sosyal içerikli mesajları vardır.

İlk mesaj şudur: “Hiçbir derdim yok, senin gibi dört adam daha olsa beş olurdu.” Bu gayri safi fikirler ışığında denilebilir ki tez zamanlı gerçek üstü super sür kahramanımız. At arabasını dört kişini üzerine daha sürmektedir. Yazık!!!

Bu temel mesajdan hemen sonra pratik çözüm önerileri gelmektedir. Kahramanımızdan bir ses duyurur: “Yiyin Efendiler, Cocostar Yiyin” netekim bu Ahmet Davutoğlu’ndan alıntı bir sesleniştir. Burada ulusa seslenilmekte ve “ulu”sun korkma kastedilmektedir. Netekim tüm bunların pdf haline www.hayatbayramolsa.org adresinden de ulaşılabilmektedir. Ki zaten annelerimiz yeni dersten çıkmışlardır. Yavrularına kıyamayan anneler, çocukları için ders dinlemekte, not almaktadır. Belli bir suuure sonra kahramanımız ana stratejisini şu sözleri alıntılayarak açıklar: “Adam Olun; Titre ve Çaldır” A. H. Tanpınar.

Resimimizde kahramanımızın yanında ürkek gözlerle kahramanımızı kesen bir goca parmaklı elemanımız vardır. Ve suddenly azından bir cümle kopuverir: “Noooldu Lan!!!” Çok ilginçtir ki bu sayede Nooolmuştur? Bilinmez!!! Zaten Meloksikam etken maddeli Melcam ilacı modern tıptır. Sonuç itibariyle deva getirir. Bu aslında hedef gözetmektir ki anlamı diva Bülent Ersoy’un gurbanlık musiki şarkılarında gizlidir.

Velhasıl analizin sonunda soru şudur: “O Değilde Nasıl Olcak?” Dikotomik paralaks kuasarlarının epistemik şarabilizasyonundan çıkan vertigo kaotizmi böle bir şeydir.

1 yorum:

  1. resimde sankis bir toplumsal olgunun hem içten hem dıştan gözlemine ilişkin paralaksik bir peyda olunmuşluk söz konusudur. postmodern olanın parçalanmışlığı üslü ifadelerde dile getirilmiş yalnız fonksiyonel bir tamlamaya varılamamışlığın acısı epistemolojik cıvıklıkları çıkmaz sanılan sokaklara sokmuş velhasıl sağ yukarı doğru uzanan rüya aleminden somutlaştırılmış gerçeklerin sinir uçlarını germesi sonucu umuda bel bağlamak bir nevi gurbaniyeti sezgisel ihtivaya bağımlı kılmıştır.. yaradandan ötürü yaradana gurbaniyet alkolizasyonun deşifrasyonunu ithamı iftira benzerliğinde denklemliyerek zamanın tanıklığını permüte etmiştir..

    YanıtlaSil

Anonim kullanıcı olarak göndereceğiniz yorumlarda mail ya da blog adresi gibi iletişim adreslerinizi belirtmeniz önemle rica olunur.

SST Atölye